Tarihin Sıfır Noktası; Göpeklitepe

İnsanlık tarihinin şimdiye kadar ortaya çıkarılan en eski anıtsal, mimari kalıntılarının bulunduğu Göbeklitepe, çevredeki yükseltilerden daha yüksek ve insan eliyle oluşturulmuş anıtsal yapılardan oluşuyor.

Tepenin en yüksek yerinde inşa edilen anıtsal merkezin hangi amaçla inşa edildiği kesin bilinmese de muhtemelen bir ayin merkezi, inşa edilen ilk tapınak örneği, kutsal bir alan olduğu tahmin ediliyor.

Bugün bile çevre köylerde Girê Miraza yani ziyaret olarak bilinen Göbeklitepe, anlatımlara göre şifa aranan, adak adanan yermiş yakın zamana kadar.

Özellikle baharda adak adayanlar, şifa arayanlar Göbeklitepe’ye gelir, asırlık Dardağan (Teyêr, tihok ) ağacının altında kurban keser, dilek ağacına bez bağlardı.

Bugün bahsedilen Dardağan ağacı artık yok. Kurban kesim törenleri de yıllar önce terk edildi. Ağaç yıllar önce kesilmiş. Çok sonra yerine de bir dut ağacı ekilmiş.

Bugün ayakta olan ve hala bazı ziyaretçilerin bez bağladığı ağaç, o dut ağacıdır.  

26 yıl önce ortaya çıkarılan arkeolojik kazı alanı Göbeklitepe, Urfa’dan 15 kilometre uzaklıkta, Kürtçe Xirabreşk olarak bilinen köyün sınırları içinde yer alıyor.

Köyün isminin eskiden beri, ören yeri, yani Xirabe, terk edilmiş yer olarak kullanıldığı biliniyor. Sonradan köyün ismi aynı anlama gelen Örencik olarak değiştiriliyor.

Göbeklitepe’yi keşfeden, bizzat kazı çalışmalarını yürüten ve ortaya çıkan anıtsal taşların anlamları üzerinde ömrü boyunca kafa yoran; ama ne yazık ki erken yaşta hayatını kaybeden Prof. Dr. Klaus Schmidt dir.

Schmidt, Göbeklitepe için şöyle diyor;

Şu ana kadar bilinen ve insan eli ile inşa edilen en eski tapınak örneklerini bulduk. 1995 yılında arkeolojik kazılara başlamadan önce, bu mimari eserlerden hiçbiri yüzeyde görünmemekte idi. Bu açıdan bakıldığında Göbeklitepe kazıları ile ortaya çıkan eserler dünyanın bilinen diğer anıtsal mimari kalıntılarından ayrılır.

Stonehenge eserleri ya da Malta adası tapınakları anıtsallık açısından Göbeklitepe ile karşılaştırılabilir, ancak bu eserler her zaman toprak üzerinde bulunmuş ve yapıldıklarından itibaren insanoğlu tarafından görülebilmiştir. 

Oysa Göbeklitepe yapıldıktan sonra insan eli ile bilinçli olarak kapatılan kalıntıları ise binlerce yıl sonra çalışmalarımız sayesinde tekrar gün yüzüne çıkarıldı ve her yıl yaptığımız kazılarla yeni eserler gün ışığına çıkarılıyor. Bu da Göbeklitepe kazılarına taze bir ilgi yaratıyor, çalışmalarımız merakla takip edilmesini sağlıyor.

Kazı alanında ortaya çıkarılan anıtsal taşlar, tarihin en eski yerlerinden birini ortaya çıkarması açısında arkeoloji dünyasında zaten var olan heyecanı daha da artırarak, buranın dikkatle izlenmesine neden oluyor.

Hem dinler tarihiyle yakından ilgileneler, hem de erken neolitik dönemi inceleyenler açısından kuşkusuz Göbeklitepe kazıları oldukça önemliydi.

Hala öyle, arkeoloji dünyası büyük bir merakla sonuçları izliyor, tartışıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir